23 Aralık 2009 Çarşamba

ÇOOOK GEÇ KALINMIŞ BİR MİM...

İnanamıyorum http://zuzularannesi.blogspot.com/2009/11/mim.htmlbana gönderdiği mim 1 ayı geçmiş çok utandım kendimden. Üstüme alındığım kısmı daha fazla bekletmeden cevaplıyorum çok geç kaldığım için de banu'dan ayrıca özür diliyorum.

-Dolabında hangi renkler daha fazla?

Bu soru eskiden sorulmuş olsaydı sanırım gökkuşağının tüm renkleri derdim ama şu an için siyah,kahve,beyaz ve yeşil..

-Alışverişe gittiğinde hangi mağazaya uğramazsan olmaz?

Allah’ım bu sorularla karşılaşınca n’kadar değiştiğimi anlar oldum. Efendim öncelikle oyuncakçılara mutlaka uğrarım ve çocuk giyimi satan tüm mağazalara. Sonrasında vaktim kalırsa:) Accessories,Zeki , İpekyol,Boyner ve tüm ayakkabıcılar…

-Kendini rahat hissettiğin giyim tarzı?

Pantolon üzerine dar bir kazak & veya dar bir gömlek ve topuklu ayakkabılar…

-Kesinlikle seksi diyebileceğin şeyler?

Bu zor bir soru ama sanırım eşim beni en çok giydiğim elbiselerle seksi buluyor!! Çünkü n’zaman elbise giysem bakıyorum herkes sana bakıyor demeye başlıyor….:))) kuruntu işte:)


-Asla giymem dediğin kıyafetler?

Dolgu topuk ayakkabı bir türlü alamıyorum başkasında beğeniyorum ama ben alamıyorum. Bir de çok uzun etek üstüne bol kıyafetler bana hiçççç yakışmıyor.

-Fiyatları gereği ulaşılması zor markalardan beğendiğin?

Ulaşılması zor markalar aklımda bile kalmıyor:)

-En fazla yatırım yaptığın sektör?

Çocuklarımla ilgili her şey ve yemek… yemeğe çok para harcadığımı düşünüyorum.:(

-Kitap, film, spor arasından daha çok vakit ayırdığın hangisi?

Kendime vakit ayırabildiğimde ilk yaptığım iş sinemaya gitmek…çok seviyorum.

-Dışarıdayken yemek için en çok tercih ettiğin yer?

Bu kiminle dışarıda olduğuma bağlı olarak değişiyor aslında. Çocuklar yanımdaysa onlarında zaman geçirebilecekleri oyun alanı olan mekanlar, eşimle birlikteysek oturup dertleşe bileceğimiz şık mekanlar , ablamla birlikteysek güzel kahveler içebileceğimiz dedikodu mekanları:)



Evet geldik kimi mimleyeceğime ben de canımın içi arkadaşım yeni blogger Zarişimi ve canımın içi bir diğer arkadaşımı Betüşü mimliyorum haydi kolay gelsin:)

http://yazmayacalisiyorum.blogspot.com/

http://ganfetbidik.blogspot.com/







18 Aralık 2009 Cuma

bir h.sonumuz:))

Geçen hafta sonu baktım sürekli şarjını kaybettiğim fotoğraf makinasının şarjı yerinde aldım elime makinayı benimkileri fotoğrafladım. Bakalım n'ler yapmışlar?


Güne (bir önceki gece bundan önceki geceler gibi işi abartarak geç vakitlerde uyudukları için) geç kalkarak başladılar.


Kahvaltı faslımıza sıra gelince aşkım miniğim o minicik elleriyle annesine yardıma koyuldu.


Sonrasında her c'tesi yaptığımız banyoya sıra geldi ama bu h.sonu onlara bir süprizim vardı. Ben n'olur n'olmaz mantığıyla küveti güzelce temizlerken Ethem de gördüğünüz üzere banyo peteğine tırmanmakla meşguldü. Bu duruma Efdal'in tepkisi ise "Athemmm sen onu yası başaydın ben de geliycem" şeklindeydi. Sonuç olarak da Efdal de bu hafta peteğe tırmanmayı başarır duruma geldi. Banyo süprizimde yıkanma işimiz bittikten sonraki küveti doldurup içine köpük şampuanı atmaktı. Küvetteki su köpürdükçe bayıldılar n'rdeyse 1 saat banyoda oynadık.

Sonrasında aman çocuklar o kadar yüzdüler yorulmuşlardır diye uyutma çabalarımla geçti. Ama çok geç kalkan yaramazlar annelerini çıldırtarak hiç uyumadılar pardon Ethem 20-25 dk uyudu. Akşam da misafirlerimiz geleceği için verdim ellerine bu dergiyi biraz oyalandılar. Bu dergiyi diye es geçmiş gibi oldum ama dergimiz süper tüm annelere tavsiye ederim. Sonrası benim misafir hazırlıklarımla geçti.


Bu minik adamda işte gelen misafirimizdi Bu minik adam kim derseniz bir tık lütfen :))http://ganfetbidik.blogspot.com/



Minik Burak bey arabayı yemeye dursun bizimkiler de Betül teyzelerinin getirdiği pastayı midelerine indirmekle meşguldüler.

Beni üzecek yaramazlıklar yapmış da olsalar genel olarak huzurlu bir hafta sonu olmuştu bizim için. Oğlum son noktayı içtiği kendi çaylarıyla koydu.

15 Aralık 2009 Salı

Mikroplar değişmiş olmasın???


Dün benim iki yaramaz kuzu "ellerimizi ykıycaz anne mibrob oldu" diye girdikleri banyodan birtürlü çıkmayınca ben de tabii bir roket edasıyla yanlarına fırladım. Bir de n'göreyim beklediğim üstlerinin başlarının yerlerin su olması dışında bir de kafalarını gömmüşler lavaboya çeşmeden ağızlarına su almaya çalışıyorlar. Öyle bir çığlık basmışım ki çocuklar taburelerinden düşüyorlardı. Zaten heryerin+üstlerinin ıslanmasını ve kıyafetlerini değiştirmeyi göze almıştım ama bu direk hijyen ile ilgili bir durumdu. Olayın devamı her annenin (yada bana benzeyen her annenin) yapıcağı carlamalar, mıkırdanmalar, nasihatlerle geçti ama ben çocukların üstünü başını değiştirdikten sonra bir anda kendimi en az 20 sene öncesinde buldum.... Zaman 80'ler sonları 90'lar başı... Okuldan gelmişim ellerimi yıkıyorum nasıl da susamışım hemen elimle musluğu şöyle bir silip dayıyorum kafayı lıklıklık içiyorum suyu..Ohhh keyfe bak hiç düşünmüyorum bile
musluk temiz mi değil mi? e az önce elimle sildim ya!,
su acaba biraz suğuk muydu boğazım şişer mi şismez mi? e annem burada yok ki şişse de bundan olduğunu anlamaz!
ya bu çeşme sularına pis su falan karışıyorsa? e yok artık canım tüm İzmit bunu içiyor!
Amannn bilmiyorum işte o zamanlar mikroplar daha mı bir iyi mikroptu? yada daha mı az mikrop vardı? Sular daha mı bir içilesiydi? yoksa ben daha mı bir küçüktüm???
Tüm bunları düşündükten sonra çocuklara o kadar carlamakta kendimi haksız, verdiğim nasihatlerde de eksik buldum. Ben onlardan kat kat büyükken (itiraf ediyorum bu hareketi yıllar boyu yaptım hem de yıllarca:)) bu naneyi yiyordum hemde bayıla bayıla ama o zaman herşey sanki daha bir hijyendi!!! Şimdi ise hergeçen gün artarak çoğalan bir pislik içinde...
Acaba anne olduğum için bana mı öyle geliyor yoksa gerçekten mikroplar mı değişti?

9 Aralık 2009 Çarşamba


Dün işten döndüğümde evde resmen kendi kendime huzursuz bir hava yarattım. Bu aralar işlerim extra yoğun ben üstümdeki yükü hafifleteyim derken daha çok çoğalıyor. E dolayısı ile eve de yorgun dönüyorum. Havalar soğudukça bizimkilerin dışarı çıkmaları azaldı haliyle bu yüzden resmen enerji patlaması yaşıyoruz. Sağolsun ananesi ve dedesi havayı biraz güzel görseler hemen dışarı çıkarıyorlar ama yetmiyor işte. Ben bitkin onlar bomba olunca da film kopuyor tabii. Dün de işte böyle bir akşam oldu; ben yorgun onlar annem bizimle şımarır modunda..
Şöyle yemek sonrası bir oturayım diyorum yok zaten yemekte tepemdeler (ama günahlarını almıyayım eskisine nazaran bayağı azaldı gerçi n'günahları olucak ki bu kuzuların...) ben hangi koltuğa geçsem hop yanımdalar; biri üstüme çıkıyor diğeri saçımı çekiyor yok olmuyor kafama çıkıyor bu sefer sen çekil ben kafasına çıkıcam diye itişmeler kakışmalar ısırmalar mızık mızık " kalk anne , kalk anne" eğer inat eder kalkmazsam %90 birisi yere kafa üstü düşüyor vs. Hadi kalktım diyelim; biri hadi garaj yapalım diyor diğeri saklambaç oynıyalım hadi önce garaj sonra saklambaç desem garaj yapmak istemeyen kızımın tacizleri devam ediyor saklambaç oynasam koş o yana koş bu yana zaten bitmişim yani n'yapacağımı şaşırıyorum. Ben ki çocukları eğlendirmek konusunda çok yaratıcıyımdır ama bana n'olduysa anacım kafa yorgunluğu mu , beden yorgunluğumu , stress mi bilemiyorum resmen kitleniyorum. N'yse lafı bir türlü bağlıyamadım dün de böyle bir akşam işte ama ben de pil bitmiş vaziyette bir tripteyim bir tripte zırt deseler bağırıyorum, zortlasalar kızıyorum falan... Sonunda kızım bu duruma dayanamayıp ananesine kalmaya gitmeye karar verdi. Bu sefer Ethem ağlıyor ben gidicem Efdal diyor ben gidicem. Efdal bir de ağlıyor annem de ananede kalsın.. n'yse mızıklıya mızıklıya bana kötü kötü baka baka gitti ananesine. Geriye kaldı 1 çocuk saat akşam 11... hadi oğlum yatalım tamam yatalım iyi bari... Gittik salla salla yok ben süt istiyorum olmadı bir de su içeyim rahat edemedim sallanmıyacağım e iyi yatağına yat köpeklerimi istiyorum 2 köpek bulduk yok ben büyük köğeği de istiyorum ara ara bulduk onuda ellerinde köpeklerle yatağına kendisi çıkacakmış oğlum ver köpekleri yat ben sana veririm yok ben kendim çıkıcam iyi saat oldu 11.45.. yatağa girdi elimi tut ,tuttuk elini kıpır kıpır fırt o yana fırt bu yana oğlum uyu ben yanına gelicem saçını emicem!!! yuhh ethem daha n'ler oğlum! o zaman elliycem iyi gel, ethem yanımda saat 12.. anne ben gece lambasını alıcam odamdan , alma oğlum , alıcam ethem dur ethem koşar lamba gelir, iyi oğlum bak lambayı da yaktık hadi uyu saat 12.15 'i geçiyor , anne ben ses duydum fener maçı var bakıcam ethem fener maçı yok oğlum var duydum tıpı tıpı ethem salona koşar sonra geri gelir fener maçı değilmiş sana söyledik oğlum, ethem geri ynıma yatar ama gene olmaz gene olmaz anne ben bi dolaba bakıp gelicem hayır ethem ethem anneyi dinlemez yataktan fırlar gözleri dönmüş anne kişi ben de yataktan fırlar mutfakta annesi ile karşılaşan ethem n'yapıcağını şaşırır ve panikle masanın üstündeki tuzluğu alır yere boşaltır anne kişi ben tabii çıldırır ve bağırmaya başlar " mert yeter artık al şunu ben yatıyorum n'yaparsanız yapın" Ethem başlar ağlamaklı mızıklamaya salla anne uyuyucam anne gerçekten anne anne salla... ama ben artık bir kere inat ettim yok çektim yorganı ethemin n'mızıklamasına n'ağlamasına aldırış etmiyorum ışığı yakıyor umrumda değil saate artık bakmıyorum bile.. en sonunda babamız geldi Ethemin ben annemi istiyorum ağlamarına karşılık onu ayağına aldı ninni söylemeye başladı ben de film koptu rüyalar alemindeyim artık ama rüyamda da rahat yok... ikisini de ağlarken bıraktım yaa anam o n'kabus o n'kabus yatıyorum biri pencereden düşüyor, kalkıyorum biri kayboluyor olmadı savaş çıkıyor ben sakat kalıyorum çocuklarım meçhul...
Yani uzun lafın kısası ki benim ki kısacık lafın uzunu oldu, benim başlattığım onlarında çığ gibi büyüttüğü bir huzursuzluk yüzünden n'uyuduğumu anladım n'rahat ettim... Oysa ki bu terane onların her zaman ki haliydi bu sefer sabırsız olan bendim...

8 Aralık 2009 Salı

Büyümüşte küçülmüş hepsiii....

Bu çocukların hepsi büyümüş de küçülmüş gibi... Geçen gün arabada bir yere gidiyoruz Efdal arkadan "pışt pışt" yapıyor. Açıkçası hiçbirimiz üstümüze alınmadık. 2dk sonra Efdal den gelen ses şöyle "Anneee ben Atham'a bir şey anlatmaya çalışıyoyum ama o anlamaya çalışmıyoy"
Biz Mert'le "hönk nası yanii!!!" olduk. Cümleye bak sen...
Dün akşam da Mert Efdal'i ananesine götürmek için evden çıktı. Biz Ethem'le evdeyiz. Evlerimiz çok yakın olduğu için normalde kısa bir sürede döner geç kalınca ben tabii hemen kurmaya başladım. Acaba yolda bir şey mi oldu? acaba annemlere mi bir şey oldu? yok şu mu bu mu? bazılarını da sesli düşününce ve elime de telefonu alınca bu sefer de Ethemden gelen ses "Annee meyak etme ,aramaya geyek yok, babam ananeye gitti birasdan buyda oluy " Allahım minnacık velet bana hem akıl veriyor hem de beni teselli ediyor.. işte böylee her dk. birşeyler yumurtluyorlar ama aklımda kalmıyor.

2 Aralık 2009 Çarşamba

Sallanmadan uyumaya çalışıyoruz...

Bu pıtırcıklar hergün beni şaşırtmaya devam ediyorlar hem de hergeçen gün artarak:))
Benim kuzucukların ikisi de bilmem kaç kilo olmalarına rahmen ayakta sallanarak uyumaya devam ediyorlar. E canım bizimki de ayak yani etten kemikten yapılma çelik değil ki artık resmen taşıyamaz olduk ama kim takar!!! Bazen abartısız saatlerce süren bir seramoni şeklinde geçiyor uyutma faslımız daha da beteri hala deliksiz uyku uyumadıkları için gecenin köründe de uyandıklarında ayakta sallanmak istiyorlar şöyle bir gözünüzün önüne getirince durumun n'kadar vahim olduğunu kavrayabilirsiniz. Benim çocuklar doğduğundan beri olan kronik sorunum uykusuzluk ve uyku ile ilgili herşey... uyuma faslı, gece deliksiz uyumama sorunu, anlaşılmaz derece Ethem tarafından çıkarılan garip sesler vs... Aslında yazarken bile ruhum sıkılıyor... N'yse asıl anlatacağım şey şu;
Bu benim iki veledi kandırmak ve artık eşşek kadar olduklarını hatırlatmak maksatlı sürekli onlara tekliflerde bulunuyorum. İşte " Annecim bak eğer kendiniz sallanmadan uyursanız size çok cici yeni yataklar alıcam. Mesela oğluma Kırmızı ferrarı araba şeklinde yatak , kızıma pembe üstü tüllü tüllerin üstünde kelebekler olan bir yatak alıcam ama artık sallanmamanız lazım" falan gibi...
Geçen gün gene bu vaatlerde bulunurken Efdal " Anne sallanmazsam pastel boya alıy mısın?" dedi. Ben tabii hemen atladım "Tabii sallanmazsan hem de kocaman bir kutu içinde her renk olan pastel boya alıcam" Ben ona bin türlü pahalı şeyler sunarken o kalkıp benden 3-5 TL 'lik pastel boya istiyor. Çoğu zaman onlar kadar basit düşünemediğimi farkediyorum. Oysa onun şu an ki en büyük isteği bu, bildiğimiz pastel boya:)) (Pastel boya Efdal'in oynamaktan en çok hoşlandığı şey ama bir kaç kere öyle yaramazlıklar yaptı ki artık vermiyorum. Bütün duvarları, yatakları ve salonun minderlerini, hatta ruj niyetine dudaklarını boyadı durdu.. )
Veee gerçekten de Efdal sallanmadan uyumak için çaba sarfediyor. Dün gece birlikte benim yatağıma yattık kıvrıldı saçlarımla oynadı oynadı sonra üstüme çıktı olmadı öteki tarafıma attı kendini (öteki tarafa geçme sebebi de ilk yattığı tarafta canavar varmış... bu da yeni modamız canavar aşağı canavar yukarı Ethem hele iyice kendini kaptırıyor "oğlum canavar diye bi şey yok " deyince de "macucukdan anne" diye yanıt veriyor)falan filan derken uyuya kaldı:)))
Şimdi kendimi psikopata bağladım basit düşünerek oğluma da cazip bir şey bulmaya çalışıyorum ama en basit düşüncem akülü araba oldu (çüş di mi?)...