1 Mart 2012 Perşembe

Küskünüm sana Sabır..

Anladım ki yıllar geçtikçe heyecanlarımı baskılamayı da mutsuzluklarımla yaşamayı da öğrendim. Öyle sanıyorum ki insanlar buna sabır diyorlar. Lakin birşey için çok heyecanlanınca hep "sabırsızlanma" diyorlar ya da mutsuzluklarımı dile getirdiğimde "sabırlı ol "....

Tamam sabır kişinin bir nevi kendini terbiye etmesi bunu anlıyorum olmalı da ama şu insanın heyecanlarını baskılaması durumunun da bu şekilde anılması her sözümüze lafımıza sabır kelimesinin katılması durumun güzelliğini de bozmuyor mu? Sabır gereken yerde sabırlı olalım ruhumuzu terbiye edelim ama buna yaparken de ruhsuz olmayalım... Sanki gitgide etrafımızda daha çok ruhsuz heyecansız insanlar olur oldu.. Sürekli birşeyleri başka bir zamana öteler sonra da ozamana ulaşamaz olduk.


Geçen gün farkettim ki ben de aynısını Efdal'e yapıyorum. Bazen ben bir iş yaparken heyecanlı heyecanlı gelip benden birşeyler istiyor o an işim olduğu için ve Efdal de heyecanına yenik düşüp bunun hemen olmasını istediği için "Dur Efdal sabırlı olmayı öğren biraz" diyorum. Hatta kızımın bu durumunu okula bile şikayet etmiş bir veliyim ben. Sanırım beklemeyi öğrenmekle sabırlı olmayı birbirine karıştırmış bir durumdayız biz.

 Efdal'e de Ethem'e de bakıyorum kendilerine özgü bir sürü özellikleri var. Farklı becerileri  , farklı istekleri  var ama bir şeyi yapmak isterken ki heyecanları aynı... Acaba çocuklarıma sabırlı olmayı öğreteceğim derken heyecanlarını da mı köreltiyorum. Bunu hiç istemem.. Varsın bu hayatta biraz farklı olsunlar onlar heyecanlı çocuklar olsunlar.. Yeteneklerini isteklerini hayata karşı duruşlarını heyecanla yapsınlar varsın biraz sabırsız olsunlar..

 Sabrın da sabırsızlığın da ölçüsünü bilsinler. İkisinin de fazlasının insanı mutsuz edebileceğini anlasınlar...








Fotolar özgün Efdal&Ethem çalışmalarıdır...