30 Nisan 2009 Perşembe

Mimlendik:)))

Blogu ile yeni tanıştığım http://karyamvedamlam.blogspot.com/ sdilek beni mimlemiş öncelikle ona çok teşekkür ediyorum ve hadi bakalım ilk mimime başlıyorum:)))


1-Yıl sonunda zengin olmak koşuluyla bir yıl boyunca her gece kabus görmek istermiydiniz?

Aslında ilk önce evt n'den olmasın diye düşündüm ama sonra ya hergece rüyamda çocuklarımın , eşimin , sevdiklerimin öldüğünü görürsem diye korktum ve hayır istemezdim demeye karar verdim. Böyle korkunç birşeye katlanamam sanırım:(


2-Kör olmak ve sağır olmak arasında nasıl bir seçim yapardınız?

Doğruyu söylemek gerekirse ben de çocukluğumdan beri varolan bir kör olma fobisi var:( onun için sessizliği tercih ederdim..

3-Öleceğiniz anı bilmek istermiydiniz?

Çocuklar doğduğundan beri bu ölüm işi benimde sürekli aklıma gelir oldu malesef... Onlardan ayrı kalmayı düşünemiyorum. Öleceğim anı da kesinlikle bilmek istemezdim. O zaman kendim gibi davranamazdım diye düşünüyorum..

4-Bu gecenin son geceniz olduğunu öğrenseniz birine söyleyemediklerinizden dolayı üzülürmüydünüz?

Ben güzel olan herşeyi söylemeye çalışıyorum... Söylemediklerim de muhtemelen karşımdakinin kırılacağını düşünmemden dolayıdır. E son gecemde de bu kırgınlıkları konuşup konuşup milleti perişan etmek istemem yani:)))

5-Eviniz yanıyor aileniz ve siz kurtuldunuz, son bir kez daha eve girme şansınız olsa neyi kurtarırdınız?

Aslında buna çok benzeyen bir şeyi İzmit'te depremde yaşamıştım. O evden bir kere çıktım ve aylarca bir daha da adımımı atmadım. Gerçi şöyle bir fark var o zaman bir taşıma firması eve girip eşyalarımızı toplamıştı bir çok eksik olsa da:( O an için insan sadece hepberaber sağsalim olmanın mutluluğunu yaşıyor ve evde kalan eşyalar çok fazla önem arzetmiyor anılar zaten insanın kendi içinde yaşıyor... Zaman geçtikçe evt büyük bir üzüntü oluyor... benim elimde olsa tek bir eşyayı değil tüm evimi kurtarırdım...

Ben de sevgili arkadaşlarım http://zuzularannesi.blogspot.com/ banucuğumu, http://www.ikizannesinden.blogspot.com/ özlemciğimi ve http://birkalpteikisevda.blogspot.com/ kaygılı anneciğimi mimliyorum....

Böylece ilk mimlenmemi tamamlayıp , ilk mimlememi de yapıyorum...

Hepinizi öpüyorum...

24 Nisan 2009 Cuma

Bu da Bizim 23 Nisan'ımız:))

Dün sabah işe gelmek üzere erkenden kalktım; Efdal de benimle uyandı.. anne kız koklaştık, öpüştük derken ben iş için hazırlanmaya başladım... Efdal her zaman ki gibi "iş yok, iş yok" diye bağırıyor neyse ananesi onu oyalarken evden resmen kaçtık..
İşe geldim sağıma baktım soluma baktım bir iki iş yaptım ve "bugün 23 Nisan ayol benim işte n'işim var burda" dedim ve 1 saat sürmeyen iş maceramdan sonra evin yolunu tuttum.
Eve gelip zili çaldığım da Ethem ve Efdal "anne&baba" diye bağırmaya başladılar; dedesi de "bu saatte anne&baba gelmez" diye açıklamaya yaparken kapı açılıp da beni karşılarında görünce onlar dünyanın en mutlu insanı ve tabii bundan dolayı ben de dünyanın en mutlu insanı olarak sarıldık sarıldık sarıldık.... Balkondan babamıza öpücük verip , el salladık ve 23 Nisan kutlamamıza başladık:)))
Önce dünyanın en güzel bayrağı olan bayrağımızı aldık beraber balkona astık... sonra baktım hava soğuk bayrağı da orada bırakmak istemiyorlar çözdük ordan içeride salondaki penceremize astık... Ethem de Efdal de bayrağımızı görür görmez "Atatürk , Atatürk" demeye başlıyorlar. Onlar için Atatürk ve Türk bayrağı birbirini çağrıştıran şeyler... Her ikisi de Atatürk'ü çok seviyor:)) resimlerini yada heykelini görür görmez heyecanlanıyorlar:))
Sonra televizyondaki kutlamaları açtık.. Ethem çok ilgilenmese de Efdal çocukların danslarına kendisi de eşlik etti. Pür dikkat izleyip hareketleri tekrarlamaya çalıştı. 23 Nisan'ın diğer günlerden farklı olduğunu anladıklarını düşünüyorum. Akşam dışarı çıkıp her tarafta asılı bayraklarımızı görünce de ayrı bir mutlu oldular...
Bazen ya Atatürk olmasaydı diye düşünüp içimi bir korku salıyor... Öyle bir korku ki bazen ya Atatürk olmasaydı korkusu ; ya insanlar Atatürk'ü ve yaptıklarını unuturlarsa korkusuna dönüyor....

21 Nisan 2009 Salı

ÖDÜLÜMÜZ VAR:))


Taaa Ş'bat ayından Özlem Eren arkadaşımdan gelen bir blog ödülümüz var. Bu saate kadar yayınlayamadım çünkü bu ödülü almanın da belirli kuralları varmış. Benim de bu ödülü dağıtmam gerekiyormuş. Pazarlığa tabii mi Özlem'e soramadım ama ben ödülümü alıp; uygun gördüğüm zamanlarda da diğer arkadaşlarıma dağıtmak istiyorum:))

Burdan Özlem'e beni çok mutlu ettiği için çok teşekkür ediyorum, geç kaldığım için de çok özür diliyorum....

10 Nisan 2009 Cuma

İKİZ AİLELERİ BULUŞTUK


Geçtiğimiz pazar günü Bursa'lı ikiz aileleri olarak buluştuk. Bundan 4-5 ay önce sadece ikiz anneleri olarak buluşmuştuk.Bu sefer pazar gününe getirip Brunch keyfi yaptık. Ortalama herkese en az 1 çocuk düştüğü için hepberaber oturupta iki çift laf etmemiz söz konusu olmadı ama zaten ikizleri olan her aile gibi zaten bu şekilde olacağını bildiğimiz için kimse durumu yadırgamadı. Kokteyl havasında herkes ayakta kahvaltı yaptık.

İkiz aileleri ile buluşmak beni inanılmaz rahatlatıyor hem yalnız olmadığımızı anlıyorum, hem bu kadar zorluğun sadece biz de olmadığını anlıyorum hem de zaten karşımdaki insanlarda da en az benimkiler kadar hareketli 2 tane çocukları olduğu için benim durumuma şaşırmamalarına veya acıyan gözlerle:))) bakmamalarına seviniyorum.

Bu ikiz buluşmamızdan anladığım bir diğer hususta ikizlerimiz kaç yaşına gelirlerse gelsinler anne&babaya rahatın olmadığı. Ben ve Mert 'te sürekli ayaktaydık, 14 aylık bebekleri olan arkadaşlar da veya 4,5-5 yaşında çocukları olan arkadaşlar da:)) Yani aman benimkiler 2-3 yaşına geldiler ben oturupta şurda rahatça yemeğimi yiyeyim yok. Çocukların istekleri değişiyor ama istedikleri kişiler değişmiyor:)
Bir de gittiğimiz mekandaki insanlar çok hoştu. Hepsi şaşkın şaşkın bunca insan toplanmış böyle ayakta bir o yana bir bu yana n'yapıyorlar acaba tarzıydı?? gerçi benim ve diğer arkadaşlarım için hiç sorun yoktu çünkü biz zaten alışmış vaziyetteydik bu bakışlara :))

Uzun lafın kısası hem benim hem çocukların ( Allah'ım artk bebeklerimin demiyorum kocaman oldular.. ya n'zaman kocaman oldu bunlar:(( ) hem de Mert'in mutlu olduğu güzel bir gün geçirdik...

6 Nisan 2009 Pazartesi

Dışarlardayız...:)

Uzun bir süre blogumu ihmal ettim. Ev taşımaydı işti güçtü derken sanırım günün koşturmasına bu ara kendimi biraz fazla kaptırdım. N'yse efendim gelelim asıl blogun sahibi kızımla oğluma... Bu ara gene her zaman ki gibi çooook tatlılar.. Anannemizle dedemize daha yakın olmak için taşındığımız yeni evimiz Efdal ve Ethem için daha iyi oldu. Çünkü bu evin çevresinde bir sürü park var. Havalar biraz ısındı mı atıyoruz kendimizi dışarlara o park senin bu market benim geziyoruz.
Benim miniklerim biraz fazla idmanlı oldukları için parkta hiç sorun yaşamadan kocaman kaydıraklara kendileri çıkıp Efdal'in deyimiyle "hooppp" kayıyorlar, koşuyorlar, oynuyorlar (tabii biz hep peşlerindeyiz o kısmı söylemeden edemiycem:))) dışarı çıktıkları zaman çok mutlular.. e tabii çocuklar bütün kış evlerde tıkılı kaldılar.. biz de onlar dışarlarda çok mutlular diye bu ara hep dışarda nasıl zaman geçirebiliriz onları planlıyoruz.
Geçtiğimiz c'tesi teyzeleriyle çıktık çarşıya gez Allah gez... Sanırım bu ara yürümekten yorulmuşlar pusette hiçbir şey demeden geziyorlar oysaki bebekken bile oturmamışlardı o güzelim ikizi ayrı , bastonu ayrı caaanım pusetlere... n'yse en azından şimdi işe yarıyorlar.. Yalnızca pusette gezmelerinin tek bir şartı var açık havada olucaklar öyle mağazaymış, marketmiş girdik mi Ethem siren gibi "addaaa addaaa" diye bağırmaya başlıyor:)) biz de bir telaş içinde girdiğimiz mağazadan bizi kovalıyorlarmış gibi geri çıkıyoruz:)) Yani alışverişe çıkmak özellikle Ethem 'le hala mümkün değil ama zıran zıran gezersen hiç sorun yok seninle her yere geliyor:))