25 Ekim 2010 Pazartesi

Yaktın beni Cinderella



Benim bildiğim Efdal yaşlarındaki kız çocukları Cinderella'yı izledikten sonra kendileri Cinderella olsun anneleri de prens olsun ister; ya da kendileri Cinderella anneleri peri ya da bunun tam tersi versiyonlar kendileri peri anneleri Cinderella gibi...
Ama gel gör ki benim kızım n'istiyor dersiniz??? Kendisi Cinderelladaki kötü cadı Efdalin deyimiyle "daadı" annesi olan ben şahsiyette daadının kötü kedisi Şeytan yani "Teytan"... Allahım bir görmeniz lazım... "Anne sen şimdi teytan ol kötü kötü miyavla ben de daadı olayım kötü kötü hahahaahhaaa diyeyim" sonra bunun tam tersi ben daadı Efdal Teytan...
Yani ben bu işten hiçbir şey anladım.. hani kızım Cinderella olacaktı ben de peri hop ben bir çubukla en iyi ihtimal evdeki oklavayla onu prensese çevirecektim. Yok yanii gene kedi olmaktan yerlerde miyav miyav gezmekten kırtulamadım ona yanıyorum...

22 Ekim 2010 Cuma

Kim bu Off düğmeme basan...kızıcam şimdi..

Bu aralar çocuklarımla sanki ayrı frekanslarda yaşıyormuşuz gibi hissediyorum. Oysa herşey yolunda beraber geziyoruz yiyoruz içiyoruz ama oynayamıyoruz. Beraber oynayamama durumumuzda sanki tüm bağımızı alt üst ediyor. Havaların saçma sapan bir açması bir kapaması benim manasız geçmeyen hastalığım yüzünden resmen akşam saat 7 oldu mu pilim bitiyor... o akşama kadar koşturan ben değilmişim gibi bir anda sanki birisi "off" düğmeme basıveriyor hatta bu öyle bir durum ki işten eve geliyorum çocuklar için sofra hazırlıyorum evi toparlıyorum eve gelen 2 aç kurdu besliyorum sonra gelicek 3. aç kurt için birşeyler hazırlıyorum tekrar sofra kuruyorum ve 3.kurtla yemeğimi yiyorum "pıt" düğmeme basıyorlar... istiyorum ki o masadan hiç kalkmıyayım o sandalyede sessizce öyle saatlerce oturayım yok illa o sandalyeden kalkıcaksam hemen yandaki koltuğa ışınlanayım ve yatar pozisyonda gene sessizce ve öylece hatta boş boş televizyona bakayım... tabii ben bunları istiyorum ama evdeki 2 yaramaz n'istiyor? ya da masada duran yemekler... işte onlar başka bir frekanstalar.. masada duran yemekler mutfağa gitmek büyük tencereden küçük tencereye alınmak buzdolabında onlar için de yer açtırmak arta kalan atıklarını toplatmak blah blah isterken 2 yaramaz sadece ama sadece oyun oynamak istiyorlar.. "anne köpek olalım" "anne bebek olalım" "anne doktor olalım" "anne hadi kalk macucuktan lunaparka gidelim" vs. vs.... Önceden çocuklarla oyun oynayamama durumumda onlara haksızlık yapıldığını düşünürken şimdi bu hayatta çocuklarımla şöyle yorgun argın olmadan oyun bile oynayamadığım için bana da haksızlık yapıldığını düşünmeye başladım... Bu malesef insanı daha da yoran bir ruh haline alıp götürüyor... eee nolacak senin bu halin derseniz bu işin sonu eczanede biter... güzel bir grip ilacı olmadı antibiyotik ve en şahanesinden bir vitaminle saat 7 de biten pilimi en azından 10 a kaydırılabilir diye umuyorum e bu da bana yeter... çalışan bir ikiz annesi olarak saat 10 da pilim bitse daha ne isterim hey yavrum heyyyy...

5 Ekim 2010 Salı

N'desem yalan..

Geçen gün Efdal ile Ethem'i okula almaya gittim; gitmişken öğretmenleriyle de görüştüm tabii.. Bir sıkıntılarının olup olmadığını sordum genel olarak Ethem'in annemi istiyorum mızıltıları harici okulda gayet keyiflilermiş. Öğretmenimiz aralarındaki kardeş bağının çok kuvvetli olduğunu ve bana da çok düşkün olduklarını söyledi...

Mesela geçen sene de birbirlerini yalnız bırakmamak adına okula gidiyorlardı ama bu sene durum biraz daha değişmiş anladığım kadarıyla.
Öğretmenimizin söylediğine göre her zaman birlikte hareket etmeye başlamışlar. Yemeğe gidileceği zaman , servise binileceği zaman , havuza girileceği zaman ya da uyku odasına gidileceği zaman hemen birbirlerini buluyorlarmış ve birbirlerini uyarıyorlarmış. Hatta öğretmen oyun için gruplara ayırırsa aynı grupta olmak istiyorlarmış ve bir çocuk gelip de ikisinden birinden oyuncak aldıysa diğeri hemen "onunla kardeşim oynuyor" diye müdahale ediyormuş. Evde de böyle olup olmadıklarını sordu. Valla o an kadına n'desem yalan olucaktı. "Hıı evet böyleler" desem yalan bazen kedi köpek gibiler hatta birbirlerinin canını yakmak için ölesiye mücadele içindeler ; babasının Ethem'i dışarı çıkarttığı birgün ben de Efdal'e küveti doldurup köpük yaptım.. Normalde Ethemle birlikteyken saatlerce orda kalsalar çıkmak istemezler kıkır kıkır oynarlar bu sefer yalnız olunca Efdal 10 dk geçmeden sıkıldı ben de gayri ihtiyari "Ethem olmayınca çabuk sıkıldın" dedim. Efdal o minicik gözlerini pörtleterekten "ben Ethemsizde yaşayabilirim anne" dedi. aynen bu cümleyi kullandı o kadar şaşırdım ki ne diyeceğimi bilemedim kemküm "elbette yaşıyabilirsin ben onu demek istemedim yani şey iki kişi daha çok eğleniliyor onu demek istedim" vs. lafı geveledim... Ya da öğretmene "yok evde hiç böyle değiller" desem yine yalan çünkü bazende beni şaşırtırcasına birbirlerini düşünüyorlar. Mesela Ethem çikolataya bayılan bir çocuk geçen gün babasıyla gittikleri markette bir tane kendine bir tane de Efdal'e çikolata almış. babası onu denemek için Efdal'e de çikolata alıcak kadar param yok deyince ikisini birden bırakmış kardeşine alınmayınca kendisine de almak istememiş...

Bazen onların büyüdükleri zamanı düşünüp acaba aradan geçen onca yıldan sonra bu bağ daha da mı güçlenecek yoksa yok olup gidecek mi merak ediyorum. Şu anda yıllar aralarındaki bağı güçlendiriyor. Oysa ki ben birçok ikiz annesine göre onlara gerçekten ayrı ayrı birey olarak davranıyorum mümkün olduğunca ayrı aktiviteler de bulunduruyorum ayrı ayrı oyunlar oynatıyorum odalarını ayırıyorum...
Bu hayatı nasıl mutlu oluyorlarsa öyle yaşamalarını istiyorum. Birbirlerini çok sevsinler ama birbilerinden sorumlu olmadıklarını bilsinler istiyorum elbette kardeş onlar ikiz onlar ama hangi minicik kalp kendi büyük sorumluluğunun yanında bir de başka bir insanın sorumluluğunu taşımaya zorlanabilir ki.. ben bunu hiç istemem.. sevgileri mutlulukları daim olsun birbirlerine mümkün olduğunca yanlışı doğruyu göstersinler destek olsunlar hiç büyük ayrılıklar yaşamak zorunda kalmasınlar inşallah...