24 Kasım 2008 Pazartesi

Öğretmenler Günü

Bugün 24 Kasım 2008 ve Öğretmenler Günü. Buradan Canım anneciğim ve babacığımın öğretmenler gününü kutluyorum. Babam anneme nazaran daha kısa bir öğretmenlik hayatı geçirmiş olsa da öğretmenlik sanırım istifa edilemeyen bir meslek.
Öğretmenler Günü vasıtasıyla ayrıca torunlarınız için verdiğiniz emek için de ayrıca çooook teşekkür etmek istiyorum.

Bir de geçen sene bugün ilk defa Oğlumun dişini farketmiştik. Yani oğlumun ilk diş çıkarma gününün yıldönümü bugün ayrıca. Onu da ilk ananesi farketmişti ve tabii oğluşuma ve kızıma güzel hediyeler almışlardı.

Hepinizi çoook seviyorum. Tüm öğretmelerin bu güzel gününü kutluyorum...

18 Kasım 2008 Salı

Efdal ile Ethem Halleri

Ethem ile Efdal bu ara inanılmaz tatlılar. Hergün yeni bir sözcük daha sözlüklerine ekliyorlar. Bunlar genelde kendi çaplarında söylenmiş sözcükler olsa da ben bayılıyorum.

Mesela oğlum hınhınlara bayılıyor bu tabii ki onun ve bizim için araba demek. konko ise kamyon demek ve bunu söylerken yüzü ve ses tonu birden değişiyor çünkü o da biliyor ki kamyon diğer hınhınlara göre çok büyük. Dışardan geçen bir kamyon sesi duysun hemen ne yapıyosa bırakıyor ve sesi dinleyip konko diye bağırıyor.Sonra golgol ise hertürlü top ve yuvarlak şeye söylenen bir sözcük. Bugün farkettim ki artık balonun sıradan bir golgol olmadığını anlamış ve ona bobo demeye başladı. Tetin ise zeytin oluyor.AAA bir de bu ara en çok sevdiği şey aadi yada kısaca di bu da aydede oluyor ve Ethem aydedeye bayılıyor. Akşamları ona el sallıyor ve el sallaması da inanılmaz tatlı öyle değişik bileğini büküyor ki:))) bir de aydedeye memesini ikram edişi var insanın yanaklarından yiyesi geliyor.

Efdal'e gelince; bazen durduk yere bildiği bütün kelimeleri ardarda sıralıyor anni,baba,dede,golgol,aba,abi ,hadi sanki benimle sohbet ediyor. Meyni Efdal ve gene bizim için peynir demek bir de bu ara bursayı karasinekler bastığı için sözlüğümüzdeki kelimelerden biri de nek. nek sinek demek oluyor ve evde bizi sinek avlarken gördüğü için peşimden taklidimi yapıyor, ayağı ile güya sinek öldürüyor. Efdal'in de bu ara favorisi aydi. aydi de aydedemiz. Dediğim gibi bu ara aydi bizim evde çok meşhur. Efdal bu konuda da benim taklidimi yapıyor "kızım aaaaa aydede yok ee yapmış" diyorum cama gidip ellerini açıyor ve "aydi aaaaaa" diye bağırıyor işte o an hayatımın en güzel anı oluyor ve bu sahneyi yüzbinlerce kez izleyebileceğimi düşünüyorum.

12 Kasım 2008 Çarşamba

Geceler benim için çok uzun:)))

Yıllar sonra farkettim ki geceleri benim aklım bir başka türlü çalışıyor. Bunu nasıl mı anladım? efendim şöyle; gece çocukların iyice azıtıpta uzun uzun uyumadıkları zamanlar bir de bakmışım gündüzleri hiç düşünmediğim şeyleri aklımdan geçirmeye hatta değişik değişik planlar kurmaya başlamışım. Bazıları o kadar saçma şeyler ki gündüz bunları düşünmeye zamanımın olmaması çok normal.
Mesela geçen gece sabah 4.00,4.30 civarı aklıma şu geldi; "Acaba dileklerimiz bakiyeye alınıyor mu?" Muhtemelen gündüz çok fazla bu tip bakiye vs. işleri ile uğraştığım için gece de aklım bunu özel hayatıma uyarlıyor. Efendim ben dün şunu istemiştim, 1 yıl önce bunu istemiştim, 2 yıl önce de şunu istemiştim şimdi bunlardan bazılarını istemiyorum acaba geriye dönüp bunları dilek bakiyemden düşmeli miyim?? Bak şimdi düşündüklerime.... Eğer normal insanlar gibi bu saatlerde deliksiz uyuyor olsam bunları düşünür müyüm?? tabii ki hayır ama ben gecenin bir vakti bunlara uzun uzun kafa yoruyorum ve işin en kötü yanı da o an için bunlar bana inanılmaz mantıklı geliyor.
Bir örnek daha vereyim. Küçükken yıllar bana çok uzun gelirdi. Mesela 5-6 yaşlarımı hatırlıyorum yılbaşlarını düşününce çok uzun bir aralık vardı. Yada ilkokuldayken 1. sınftan 2. sınıfa geçene kadar oooo çok uzundu. Sonra yıllar gittikçe kısalmaya başladı sanki. Şu son 10 seneye bakıyorum hatırladığım herşey dün gibi geliyor. İki hafta önce Mert'le Antalya ' ya gittik Otel Belek tarafındaymış ben hemen atladım dedim ki"aa oralarda çok güzel gözleme yapan teyzeler oluyor otele girmeden onlardan yiyebiliriz." Neyse biz Belek tarafına geldik etrafta hiç benim dediğim gibi teyzeler meyzeler yok. Mert kıkırdamaya başladı " hayatım valla çok temiz kalplisin (çok safsın diyemiyor da:)))) bu senin söylediğin teyzeler kaç yıl önce burdaydı?" anam bir düşündüm en az 20 sene önce.. yani nasıl geçiyor bu seneler böyle...
bunları gündüz de düşünebilirdim ama gece düşünme faslım şöyle devam ediyor. Şimdi bu son seneler bana bu kadar kısa gelirken muhtemelen daha çok küçük oldukları için Ethem ile Efdal 'e çok uzun geliyor. O zaman bu seneler kısa mı uzun mu şimdi?? Hadi bakalım gecenin bir yarısı çöz çözebilirsen. Bana niye kısa onlara niye uzun??? Acaba küçükken hergün yeni birşeyler öğrenip kendimize bir şeyler kattığımız, büyüdükçe ise genel de bu küçükken öğrendiğimiz şeylerle yetindiğimiz hayata bakış açımız değiştiği için mi?? Şimdi Ethem ile Efdal 'e bakıyorum benim çoğu zaman fark bile etmediğim çok küçük şeylerden çok mutlu oluyorlar. N'bileyim bir aydede'yi görmek, güzel bir çiçeği koklamak, minik bir sineğin peşinden koşturmak... Aslında hayata dair herşey (çok şükür) onları çok mutlu ediyor. Bense bunları göremiyorum daha doğrusu farkedemiyorum çoğu zaman ve böylece benim için yıllar kısayken onlar için her dakika ayrı bir mutluluk kaynağı olduğu için uzun oluyor. Aslında çocuklarım olduğundan beri yıllar bana da biraz daha uzadı onları seyrettiğim her dakika benim için mutluluk kaynağı artık. Sanırım ben de onları keşfettiğim ve onların keşfedipte mutlu oldukları şeyleri görüp ben de mutlu olduğum için yıllar bu ara bana da biraz torpil geçiyor.... İşte geceleri durup uzun uzun bunları düşünüyorum.
Ahh şu çocukların uykuları bir düzene girse artık yoksa halim ortada:)))))