İtiraf ediyorum ki meyve yemeyi sevmiyorum. Hatta öyle ki 40 yıl yemesem aklıma gelmez.. Karpuzu bu durumdan hamileliğim sonrasından beri tenzil ediyorum. O da nasıl olduysa hamileliğimle başlayan bir aşk doğdu aramızda. Aslında meyveleri sevmemem husunda tek suçlunun ben olduğumu sanmıyorum onlar da suçlu. N'zaman şöyle bir meyve yiyeyim desem dilimde müthiş bir yanma şişme oluyor muhtemelen alerjik ama bunun için test yaptırmaya bile ihtiyaç duymuyorum. Meyve yemeyi n'kadar sevmiyorsam meyve suyu içmeyi bir o kadar çok seviyorum. Garip işte n'parsın? çilek yerken illa yanında pudra şekeri olsun isterim ya da karpuz yerken peynir portakal yerken yerfıstığı böyle devam eder gider e ekürisi tam değilse bahanemde hazır olur tabii..
Benim minik kuzular ise meyveye bayılıyorlar her türlü meyve onlar için itina ile yenir konumunda:))
Onlardan mütevellit eve meyve giriyor elbette. İşte meyveyi aramayan ben şimdiler de iyice değişik bir hal almış durumdayım. Tabaktaki çürük çarık meyveleri özenle seçip afiyetle yiyorum. Sebebi açık çocuklara en güzel meyveler kalsın aman bu meyve aşkları çürük meyvelerle bitmesin.
Alıyoruz kiraz erik tabağını onlar en güzellerini seçerken ben en olmadıklarını seçiyorum. Manyaklık diz boyu yani. Anne olmanın bir çeşit manyaklık olduğunu bu şekilde de kanıtlamış oluyorum elbette...
20 Haziran 2011 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder