2 Ağustos 2010 Pazartesi

Kabul ediyorum onlarsız da olmuyor artık...

Durdum düşündüm de çocuklar anane&dedesinin yazlığına gideli koskocaman 1 ay olmuş... Bu da demektir ki ben 1 ay içinde 1 senede yapmadığım kilometreleri katettim.. Belki de çocukların vesilesiyle ben de her hafta sonu denizli kumlu güneşli tatil yapıyorum.. Mızlanmak günaha girmek olabilir.
Tam 1 aydır eşimle eve akşamın bir körü girip sabahın bir körü iş için çıkıyoruz. Sanki çocuklar evde olmayınca eve girmemiz yasakmış gibi ya da hazır çocuklar yokken 10 aydır aklımızdakileri yapmamız gerekiyormuş gibi...
Ama bu pazar yazlıktan dönerken ve karnımız açlıktan zil çalmışken gecenin 2'sinde vardığımız Bursada açık bir mekan bulmuş bir yandan n'de olsa anadolu şehri kardeşim yaşam durmuş buralarda diye söylenirken (çok şımarığız tabii sanki çocuklar varken biz her pazar gecenin ikisinde dışarlarda fink atıyorduk neyse artık) farkettik ki bu 1 ayda hızlandırılmış kurs misali hızlandırılmış gezme tozma işinden çok yorulduk... Kalan şu 1 aylık süreçte biraz daha normale dönelim bari diye konuştuk.. Döndük mü ? döneceğiz mi bilinmez ama dün ilk defa normal saatlerde girdiğimiz evimiz bana pek bir ruhsuz pek bir cansız geldi.. N'yapacağımı şaşırdım. Yemek yaptım yedik bitti, bir kitap aldım okudum bitti, çamaşır yıkadım astım geçti.. Bari bir film izleyeyim dedim baktım baktım beğenemedim , çocukların odasına girdim kızıma süpriz hazırladığım toka kutusunu açtım yeni aldığım tokayı koydum hüzünlendim ağlamaklı oldum kendime geldim kendi kendimle çeliştim sen değil miydin bu çocuklar beni delirtecek diyen sen değil miydin yarış atına döndüm bu nasıl iş diyen diye söylendim geçti en sonunda da durdum durdum ütü yapmaya başladım eşimin ben yatıyorum demesiyle rahat bir nefes aldım ve yaşasın demek ki uyuma vakti gelmiş diye ışık hızıyla yatağa attım kendimi ve günü bitirdim..

Hiç yorum yok: