15 Şubat 2011 Salı

"tatlıdaki tatsız tehlike"

Şu son haftalarda tv'deki "tatlıdaki tatsız tehlike" tartışmalarından son derece etkilendik. Zaten içimize sinmeyerek verdiğimiz şekerlerden iyice tiksindik doğrusu. Efdal o kadar değil ama Ethem tatlıya özellikle de abur cubura çok düşkün bir çocuk. Onu bu yoldan çarçabuk döndürmemiz gerektiği ise kesin.

Çok şükür şu tv'lerdeki bangır bangır yayınlanan "Burger Kıng" olayından sonra fast food maceramız bizim için de çocuklar için de bitmişti. Öyle ki yazdan beri Efdal&Ethem fastfood yemiyorlar hatta Burger Kıng tabelası görünce de her seferinde "mikroplu burası" diyorlar...


Eşimle dedik şekerler için de böyle bir şey söylesek acaba işe yarar mı? Bu kadar tesirli olacağını ummadığımz halde her ikisi de şekerlede de mikrop ve kurt olduğunu duyunca çok etkilendiler. Uzun uzun anlattırdılar. Şekerlerin için de n'varmış?? bu mikroplu kurtlar n'yaparmış? Ya bunlardan yenilirse çocuklar hastaneye mi götürülürmüş? çocukların karnı çok mu ağrırmış? v.s. Biz de bıkmadan anlatıp duruyoruz.
Sonuç mu? harika.. bu konuşmayı yaptığımızdan beri eve şeker alınmıyor. Hatta geçen gün bir avm'de gezerken şu şeker tuzaklarından birine yakalandık. Renk renk şekerlerin çikolataların olduğu o standa.. Eyvah yandık diye içimizden geçirirken Ethem şöyle dedi "nanet oysun bu hariboya" Efdal de hemen onayladı "Evet nanet oysun"... gel de gülme yaniii...

2 yorum:

balböcükleri dedi ki...

bende dinledim haberlerde ama hayatımızın parçası malesef hele çocuk olunca onların en sevdiği şeylerin başında geliyor.önüne geçemezsekte daha az yedirmek en mantıklısı.çocuk olduğumu düşünüyorum çikolatasız şekersiz neye yararki çocuk olmak

babycakes dedi ki...

:))) Hiç şekersiz çikolatasız hayatı ben de düşünemiyorum şahsen bırak çocukları ama gerçekten de minimuma indirmek şart.. bilebile de yedirmek artık hiç içime sinmiyor...