28 Temmuz 2010 Çarşamba

Annelik garip birşey...

Dün benimkileri arayıp nasıl olduklarını sormuştum; annem de iyiyiz ama Efdal biraz öksürüyor o yüzden denize gitmedik demişti. Sanırım bundan etkilendim bütün gece Efdal'le ilgili kabuslar gördüm ve hep ağlayarak uyandım. Sabah aradım nasılsınız diye. Çok iyilerniş ben bütün gece kabuslarla uğraşırken kızım da pizzalarla uğraşmış. Sabah da ananesinden pizza istemiş, anane işte o da pizza vari birşeyler yapmış onları yiyip binmişler arabalarına ben aradığım da yoldalardı gezmeye gidiyorlarmış fonda Efdal'in sesi şarkı söylüyor telefondan bile anlaşılacak kadar mutlu.. oğlumla da kızımla da konuştum.. kızım bir de bana potbori yaptı. Ohh dedim rahatladım.Annelik garip birşey;
onlar hasta ben daha beter hasta...
onlar üzgün ben kahrolmuş...
onlar mutlu ben huzurlu...

27 Temmuz 2010 Salı

Ben de seni özlemişim...



Up uzun bir aradan sonra merhaba blogum...
hoşbuldum.
evet seni unuttum.
Unuttum mu dedim? yalan savsakladım.
Yok yok savsakladım mı dedim? senden kaçtım...
Ama bir sor n'den diye? Çünkü insanlar beni korkutur oldu. Şu dünyada insandan daha büyük bir canavar var mı acaba??? yok di mi?? Küçücük yavruları para için kaçıran öldüren insanlar... Küçücük yavrulara tecavüz eden yine o insanlar... Küçük yavruların fotolarına bakıp bakıp fantazi kuran yine bu insanlar... İnsan insandan korkmasın da n'yapsın?? ben bu canavarlardan korkmayayım da n'yapayım...
Kesin olarak birşeyler yazmamaya karar vermiştim ama bugün oturup da geçmiş yazıları okuyunca ve okudukça da yazmasaydım bunları hatırlayamayacağımı farketmemle durum biraz değişti.Sanırım biraz daha özelimize dikkat etmeye çalışarak blog hayatıma devam edeceğim. Belki tek tesellim zaten yüzlerce insanın okuduğu bir bloga sahip olmamam.. Böylece zevkle yazmaya devam edebilirim.
Ethem ve Efdal uzun tam tamına 1 aylık okula alışma döneminden sonra okula keyifle gitmeye başladılar. Ama o 1 ay resmen kabus gibi geçti. Bir biri ağlıyor bir biri ağlıyor gece daha yatarken yarın okula gitmiycem diye pazarlıklar yapılıyor sabah daha gözler açılmadan yaşlar süzülüyor. Açık söyliyim pes etmek üzereydim. Dedim yemişim okulunu en kötü ihtimal bu paraya 2 tane cillop gibi bakıcı bulurum. Gel görki sanki benim bu hissiyatımı anlayan çocuklar pat diye okula gitmeyi ister oldular.. Şarkılarla türkülerle okula gider oldular ta ki temmuz ayı gelene kadar. Kışın dedesi ve ananesi bizimkilere sürekli yazın sizinle yazlığa gidicez, orada denize gidicez,kumda oynıyacağız, bahçe sulayacağız v.s.diyorlardı benimkiler bunu hiç akıllarından çıkarmamışlar tabii. temmuz ayının gelmesi ve tabii okuldaki bir çok arkadaşının yaz okuluna kalmamasıyla benimkiler yine okula gitmiycem senfonisine başladılar. Biz de aldık götürdük yazlığa.. Onlar yazlıkta ben Bursada h.sonu ben de cumadan onların yanında git gel halindeyim. Mutlular mı çok, eğleniyorlar mı çok, 1 ayda gelişmişler mi çok, birbirimizi özlüyor muyuz çokkkk!!! Bu şekilde bir yaz geçiyoruz bakalım. Ağustosda n'yapacaklar bilmiyorum. Her pazar benimle dönecek misiniz diye soruyorum cevap aynı biz burada kalıcaz sen de tatilde gel... İşte de böyle blogcum. Umarım tekrar yazarım.. ben de senin özlemişim..